2 dakika okundu
31 Mar
31Mar

Tüm dünyayı etkisi altına alan, yaşamımızı tehdit eden koronavirüs salgını karşısında kaygı, korku ve panik yaşamamız çok doğal ve normal diyen Psikoterapist Şamil Saribaş, yaşadığımız kaygı ve korkularla nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda önemli bilgiler veriyor.

Hepimizin gündeminde artık tek bir konu var: koronavirüs! İnternette, televizyonda, sosyal medyada, sokakta, evde, işte, kısacası her yerde. İnsanlar stok yapıyor. Evlerine kapanıyor. İşlerine gidemiyor. Sevdikleri ile görüşemiyor. Çocuklar okula gidemiyor, arkadaşları ile görüşemiyor. Tüm etkinlikler, işler iptal ediliyor. Evden çıkma yasakları, seyahat yasakları ve belirsizlikler… Yarın ne olacağı, salgının nasıl seyredeceği, tedavisinin bulunup bulunamayacağı, başımıza bir şey gelip gelmeyeceği ve yakınlarımıza bir şey olacak korkusu sonucunda herkes doğal olarak yoğun bir kaygı ve korku yaşıyor.

MUTLU HİSSEDERSEK SORUNLARLA DAHA KOLAY BAŞA ÇIKARIZ

Bu kaygılı dönemde mutlu olmak zorunda değiliz ancak olabiliriz. Mutlu olursak, hissedersek salgınla ve beraberinde gelen tüm kaygılarla daha güçlü ve sağlıklı başa çıkabiliriz. Belki de her şeyden önce mutluluğunuz için bir şeyler yaparak iyi bir başlangıç yapabilirsiniz. Sigmund Freud, mutluluk (ruhsal sağlıklılık) için; çalışmak ve sevmek önerisinde bulunmuştur. Yeni şartlar ve düzen içinde nasıl, ne kadar yapabilirsek çalışmaya ve sevmeye devam etmemiz en kritik konu belki de.

KAYGI, KORKU VE PANİĞİN FARKLARINI ÖĞRENİN

Kaygı, yaklaşmakta olduğu hissedilen bir tehlikeye karşı geliştirilen bedensel ve ruhsal olarak yaşanan gerginlik halidir. Kaygının kaynağı gerçek bir tehlike olmayabilir ve genellikle de belirsiz bir kaynakla ilgilidir. Korku; gerçek bir tehdit, tehlike karşısında yaşanan ruhsal ve bedensel duygular bütünüdür. Kaygının kaynağı belirsiz ve gereğinden fazla tepki yaratırken korkuların kaynağı belirlidir ve gerçekçi önlemler alınmasını sağlar. Panik hali ise tamamen kontrol dışı gelişen ve çok hızlı bir şekilde bedeni ve ruhsallığı bu duyguyla çevreleyen bir sorundur. Panik anlarında genellikle şu belirtiler yaşanır; çarpıntı, kalp hızının artması, terleme, titreme, sarsılma, boğuluyor gibi olma, boğazda düğümlenme ya da tıkanma hissi, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, bayılacak gibi olma hissi, ürperme, ateş basması, uyuşma hissi, gerçekdışılık, kendine yabancılaşma, kontrolünü kaybetme duygusu, ölüm korkusu. Bu belirtiler yaşanırken kişi kontrol duygusunu kaybederek kendisine kötü bir şey olacağı duygusunu yoğun olarak hisseder.

BELİRSİZLİK, HEPİMİZDE KAYGI VE KORKU YARATIR

Tüm dünyayı etkisi altına alan, yaşamımızı tehdit eden koronavirüs salgını karşısında da kaygı, korku ve panik yaşamamız çok doğal ve normal. Belirsizlik durumu hepimizde kaygı yaratıyor. Ölüm oranları ve henüz net bir tedavinin bulunamamış olması korkumuzu tetikliyor. Yayılan asılsız haberler, istatistikler, komplo teorileri ve gün boyu salgınla ilgili yayınlara maruz kalmayla birlikte günlük rutinlerimizin tamamen bozulmuş olması da panik duygusunu, kontrolsüzlüğü tetiklemekte.

Kaygı ve korkularınızla sağlıklı başa çıkmak için yapabilecekleriniz:

  • Sağlık bakanlığının ve uzmanların yaptığı uyarıları dikkate alarak iyi bir eylem planı oluşturun kendiniz ve yakınlarınız için. Önlemlerimizi alın, hayatınızı yeniden düzenleyin.

HAYATINIZI YENİDEN DÜZENLEYİN

  • Danışacağınız ve sağlıklı düşünmenize yardımcı olacak güvendiğiniz kişiler belirleyin. Doktorunuzdan, aile hekiminizden, psikoloğunuzdan öneriler alın. Sorularınızı cevaplamasını isteyerek gereken önlemleri aldığınızı teyit ederek güveninizi tazeleyin.
  • Sosyal medya hesaplarınızda düzenlemeye gidin: Whatsapp gruplarınızdan gelen haberleri, Facebook, Twitter kaynaklı haber paylaşımlarını takibi mümkünse en aza indirin. Belirlediğiniz saatlerde ve sadece sınırlı kaynaklardan doğru, güvenilir ve kararında bilgi alın. Felaket senaryoları üreten paylaşımlardan uzak durun, bu tür kaynakları takip etmeyin ve size gelenleri de başkalarıyla paylaşmayın.

KOMPLO TEORİLERİ ÜRETEN KAYNAKLARI TAKİP ETMEYİN

  • Hastalığın kesin tedavisinin henüz bulunamamış olduğu halde eldeki verilerle hastalığa yakalanan kişilerin iyileşme oranının çok yüksek olduğunu unutmayın. Yakın geçmişte yaşanan diğer grip salgınlarının da benzer tablolarla seyrettiğini ve kısa sürelerde tedavilerinin geliştirildiğini hatırlayın.
  • Yeni duruma uygun günlük rutinler ve planlar belirleyin. Yapılacaklar listesi çıkarın. Beklettiğiniz, evden gerçekleştirebileceğiniz işlerinizi bitirme planı yapın.
  • Evde yapılacak listeleri oluşturun. Yapılacak işler listesi, okunacak kitaplar, izlenecek filmler listesi, birlikte yapılabilecek etkinlikler, oyunlar listesi ve dahası. Oluşturduğunuz listelere zaman planlaması yapın ve başlayın. Sonra da listelerinize yenilerini ekleyin. Yeni ve keyifli rutinler oluşturmanın mutluluğunu deneyimleyin.

LİSTELER OLUŞTURARAK ZAMANINIZIN YÖNETİMİNİZİ YENİDEN KAZANIN

  • Ailenize, sosyal çevrenize, hobilerinize de zaman ayırın. Sosyal iletişiminizi mutlaka sürdürün. Öz bakımınıza her zamankinden daha fazla özen gösterin.
  • Listelere sıkılmak maddesini de ekleyin. Sıkılmaktan korkmayın ve sıkılmaya da zaman ayırın. Sıkıldığınız anlarda hemen o anı geçiştirmek (TV, internet, telefon, tablet, kitap, müzik vs.) yerine zihninizi dinleyin, ne istediğinizi, hissettiğinizi düşünün, duygularınızı dinleyin. Sıkılmak, çoğu zaman yaratıcılığın ve üretimin altın değerinde bir hazırlık dönemidir.
  • Bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Düzenli beslenin, uyku düzeninize önem verin ve yapabildiğiniz oranda egzersiz, spor, yürüyüş yapmaya çalışın.
  • Zihninizin otomatik ürettiği yanlış, hatalı inançların farkına varın ve onların yerine uzmanların verdiği, güvenilir kaynaklardan okuduğunuz doğru ve sağlıklı bilgileri yerleştirin.
  • Evde kalma lüksünüz yoksa, yaşamınızı sürdürebilmek, yakınlarınıza destek olmak için dışarı çıkmanız gerekiyorsa; dışarıda olduğunuz süre içinde uzmanların önerdiği hijyen ve temasla ilgili uyarılara en yüksek seviyede özen gösterin. Eve döndüğünüzde de aynı önlemleri uygulamaya devam edin. Sürekli salgını ve bulaşmaya dair düşüncelerle zihninizi meşgul etmek yerine; rutinlerinize odaklanın. Önlemlerinizi aldığınızı kendinize hatırlatarak zihninizi rahatlatmayı deneyin.

ZORLANIYORSANIZ YARDIM ALMAKTAN ÇEKİNMEYİN VE GECİKMEYİN

  • Günlük rutinleriniz ne kadar düzenli ve yerinde olursa kaygı ve panik duygunuz o kadar kontrol altında olacak ve belki de yaşanmayacaktır.

 Tüm bu durumlarla başa çıkmakta zorlanıyor ve bazı konularda kararsız, güvensiz hissediyorsanız yardım almakta gecikmeyin ve mutlaka bir uzman desteğine başvurun.


Psikoterapist Şamil Saribaş
Aile ve Çift Terapisti



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.