1 dakika okundu
15 Dec
15Dec

Kerteriz Almak: Denizcilerin seyir sırasında belli sabit bir noktayı baz alarak yönlerini bulmalarını sağlayan bir yöntem. Kerteriz bir deniz feneri, kıyı burnu ya da yüksek bir yapı olabilir.

Kerteriz Almak: Kişilerin yaşamını inşa etmesi sürecinde, yaşamının bir döneminde yollarının kesiştiği kişileri baz alarak kendini değerlendirmesini sağlayan bir yöntem. Kerteriz; kardeş, sınıf arkadaşı, komşu ya da amca çocuğu veya iş arkadaşı olabilir.

Kerteriz almak birinci anlamda yaşamda kalmayı sağlarken ikinci anlamda yaşamın altını sinsice oyar. Bu altını oyma, eskiden anne babalar tarafından akraba ve komşu ziyaretlerinin sonunda evin çocuklarının, ziyaret edilen evin çocukları ile karşılaştırılarak onurlandırılması ya da yerin dibine geçirilmesi ile yapılırken günümüzde bunu kendi kendimize daha sağlam yapar olduk.

Kerteriz almak için benim zamanımın en kullanışlı aracı Facebook oldu. Çocukluğumuzda, ergenliğimizde ya da okul sıralarımızda yollarımızın çakıştığı kim varsa hepsinin yaşamlarını nasıl sürdürdükleri bir “tık”la gözümüzün önüne serildi. Hassas olduğumuz belli özelliklerine (eğitim, iş, kariyer, medeni durum…) bakarak kendimizi ya onurlandırdık ya da yerin dibine soktuk. Bununla kalsaydı belki bu yazı yazılmamış olacaktı ancak daha da ileri gittik; sosyal medyada bu kişilerle yeniden arkadaş(!) olduk. Arkadaş listelerimiz uzadıkça uzadı, paylaşımlar çeşitlendi, bildirimler hızlandı…

Bugün geldiğimiz noktada listemize kayıtlı yüzlerce arkadaşımızın vitrinlerine koydukları -yaşamı dolu dolu geçirdiklerine ilişkin mutlu, zengin, ilginç- tüm görüntülerini takip etmekten kendi rotamızı şaşırıyoruz. Sanki yaşamda bir şekilde denk geldiğimiz birçok kişi başarıyı ve huzuru yakalarken biz geç kalmışlığımıza ilişkin pişmanlığın içimizde sinsice dolaştığını hissediyoruz. Gemisini limana götürmüş kaptanların haklı gururunu gördükçe okyanusta savrulan bir kaptanın yetersizliğiyle savruluyoruz. Çünkü yaşam, kaptanın karşılaştığı fırtınalarla değil de gemiyi limana getirip getiremediğiyle ilgileniyor! Herkesin görece aynı limana varmak için çıktığı seyirde sahip olduğu geminin makinesi, yapıldığı malzeme, mürettebatı, mevsim, karşılaştığı fırtınaların farklılığı önemsiz bir ayrıntı olarak gözümüzde önemini kaybediyor.

Oysaki yaşam, limana ulaşma amacıyla seyre çıkan kaptanın seyir defterinin satır aralarında gizli.

Üstelik ormanda çıkan yangına su taşıyan karıncaya “Sen minicik bir karıncasın taşıdığın suyun yangını söndürmede etkisi yok.” diyenlere karıncanın “En azından tarafımız belli olsun.” dediği bir noktada yaşamın hangi başarıdan, hangi limandan bahsettiği konusu da tartışmalı.

Okyanusta rotaları çakışmış iki geminin yolculuklarının kalitesi ve ulaştıkları limanlar açısından kıyaslanmasının söz konusu olamayacağı gibi yaşamınızda denk geldiğiniz kişilerin anlık konumlarını kerteriz alarak kendinizi değersizleştirmenin de gerçek hayatta bir karşılığı yoktur.

Platon’un “Şefkatli olun, karşılaştığınız herkes zor bir hayat mücadelesi veriyor.” sözünün içimize işlemesi bize yaşam mücadelemizi ve kolay incinebilirliğimizi hatırlatmasından... Yaşamda tutunmak adına verdiğiniz mücadelede vitrindeki anlık görüntülerle dengenizi bozmanız kendinize yaptığınız en büyük kötülük.

Seyir defterlerinize müsvedde muamelesi yaparken girmiş olduğunuz bu sanal kurgudan çıkıp kendinize hatırlatacağınız şey aslında oldukça basit ve de çok iyi bildiğiniz bir şey: “…oysa herkesin hikayesi daha o doğmadan başlar. 

Aynı ailede büyümek, aynı sıralarda oturmak, aynı mahallede top oynamak bir kişiyle kendimi kıyaslamak için geçerli kriterler değildir.   Aynı sıralarda öğrenim gördüğüm hiçbir arkadaşımla bu öğrenimi aynı koşullarda görmedim. Aynı mahallede, aynı apartmanda yaşadığım komşu çocuğuyla aynı yaşam olaylarına maruz kalmadım. Kardeşimle bile genetik mirastan aynı payı almadım; aynı ailede yaşadığımı düşünsem de onunla aynı aileyi yaşamadım. Hiç kimse benim yaşadığım engel, zorluk, belirlenmişlikle yol almadı... Dolayısıyla bir başkasının bulunduğu noktaya bakarak kendimi onurlandırmaya ya da dibe çekmeye hakkım olamaz. 

İnternet sayfalarında gezinirken dost meclislerindeki sohbetleri kendi kendime düşünürken bana düşen, mevcut enerjimi diğerlerini kerteriz alıp rotalarını takip ederek harcamak yerine dümene geçip imkanlarım doğrultusunda tadını çıkaracağım en iyi seyri yapmak olmalı.” 

“Ya mümkün kendilerimin en iyisini yaratıyorsam?”

Sağlıkla…

Psikolog Gülşah ÖNCÜ
Gölcük, Aralık 2020

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.